29 Aralık 2008 Pazartesi

Sol Nedir?

Küçük çocuk annesine sordu: Sol ne demek?Anne bir süre düşündükten sonra yanıtladı: Sol, sokakta seksek oynamak demek; korkudan öleyazsan da lunaparkta zincirli sandalyeye binmek demek; gece yatağından gökyüzünü izleyip gözüne kestirdiğin bir yıldızla sır paylaşmak demek; küçük fokları gaddarca öldüren fok katillerini hiç unutmamak ve kürk giymiş bir bayanın üstüne Yaşasın foklardiyerek kalıcı boya atmak demek; yunusların bazen bir insan olduğunu düşünmek ve onların o muhteşem özgürlüklerini kıskanmak demek; Afrikada bir ay sonra 700 bin yaşıtın çocuğun susuzluktan öleceğini öğrenip kumbaradaki parayı koşarak acil yardım kurumlarına götürmek ve bundan böyle diş fırçalarken musluğu kapalı tutmak demek; yemeğini bitirip geri kalanını üşenmeden bir torbaya koyup en yakın havyan barınağına götürmek demek; köpeğini gezdirirken bir poşete onun bıraktıklarını almak ve çöp kutusuna atmak demek. Kesilen her ağaç, yanan her orman için ne yapıp edip mutlaka ve mutlaka ağaç dikmek demek.. kimselerinBu orada ne yapıyordemesine aldırmadan insanların kumsalda bıraktığı çöpleri toplamak demek; çok meraklı olmak demek; şu yaşadığımız dünyada kaç dil konuşuluyor, farklı kaç renk insan var, neden Çinliler sütle yapılmış yiyecekleri yiyemezler.. güney ve kuzey kutbuna kaç kişi gitmiştir?

Onların bu yolculuklarda başına neler gelmiştir? Şu bizim oturduğumuz kentin kaç kapısı var, şu bizim oturduğumuz kentte kaç müze var? Yazıyı ilk bulan kavim Sümerlerin kaç tanrısı varmış, Hititlerin kaç tanrısı, Hint mitolojisiyle, Yunan mitolojisindeki tanrılar birbirine ne kadar benzer? Güçlülerin tanrısı Apollonun da, Hint tanrılarından en sevilen insan başlı fil tanrı Gadeşin de yardımcıları neden faredir? Bir karınca bir kilometreyi ne kadar zamanda alır, sesten hızlı giden uçakların hızı saatte kaç kilometredir? Neden erik ağaçları erken açar? Dünyada kaç çeşit kurbağa vardır, insanın en yakın akrabası gerçekten su sineği midir? Freud neden herkesin bildiği bir bilim adamıdır? Karpuz neden soğuk suya bırakılır, dünyada parfüm yapılan kaç çeşit çiçek vardır, çöllerde kum fırtınaları neden hâlâ insanların korktuğu bir doğa olayıdır, kırlık alanlarda neden ay ve yıldızlar daha parlaktır? Aşk nedir, bu neden başımıza gelir, kalbimiz sık sık neden kırılır, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kızarır...

Küçük çocuk Anne dur birazdedi, kafam karıştı.” “Elbette karışacakdedi annesi, dünyanın en zor sorusunu sordun, devamı var. Sol demek, her yaptığın işin neye yarayacağını bilmek demek; okuduğun her kitabı, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek; bir ormanda pusula olmadan Kutupyıldızına bakıp yolunu bulmak demek; herkes birinin karşısında mum gibi dururken, kendin gibi durmak demek.. geceden ölesiye korkmak, ama geceyi sevmek demek; gün batımlarını sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir.. kendin için dans etmek demek, ağız dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra şöyle bir silkinip kendi küllerinden yeniden doğmak demek...

Küçük çocuk birden bağırdı: Şimdi anladımdedi, sol demek hiç durmadan düş kurmak demek!

Bu yazıyı 30 Nisan 2006da yazmışım, birden aklıma düştü, yeniden okudum, sizlerin de okumasını istedim. Ama eklemek istediğim bir şey var: Sol, 2008 yılında karlı bir Moskova sabahında, Nâzım Hikmetin mezarı başında, onu hâlâ Anadoluda bir çınar altında yatıramadığımız için utanmak demek. Özür dilemek demek. Bu özrü hepimiz adına diledim.
_________________________________________________________
-Alıntıdır http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=26404 -

5 Aralık 2008 Cuma

A.R.O.G


Evet A.R.O.G filmini ilk gününde izlemenin mutluluğu ve herkese anlatma telaşıyla yazdığım bu yazı A.R.O.G filminin sahnelerini değil A.R.O.G filminin genel yapısını aktarmak için yazılmıştır.

A.R.O.G filmini iki bölümde inceleyerek yorumlamak istiyorum.

1.Bölüm - A.R.O.G'un ilk bölümünde (yani film arasınındna önceki kısım :P ) giriş çok güzel yapılmış. Fazla güldürmesede 2.Bölümdeki şakalara zemin hazırlayan bu 1.Bölümde Arif'in Yontma Taş Devri'ne nasıl ışınlandığını ve Taş Devri'ni tanımak için yaptığı ilk şeyleri görüyoruz. Film arasında herkesin yüzündeki ifadede bir hoşnutsuzluk bir üzüntü ya da bir hayalkırıklığı görülebilir. Aradan fırlayıp "G.O.R.A daha iyiydi." diye bayıran kişilikleri görmek mümkündür.

2.Bölüm - A.R.O.G'un herkesi tabiri caizse gülmekten öldürdüğü bölüm, kolpaların ve tesadüflerin ayrıca inanılmaz sürprizlerin yaşandığı bölüm (Rıdvan Dilmen'in bile sahnesi var. :] ) Belli ki Cem Yılmaz bu filmde izleyicileri şaşırtmayı epey bir istemiş.

A.R.O.G Filmi'nden gözlemdeğim bir şey de şudur; Cem Yılmaz, G.O.R.A'ya yapılan "Küfürle güldürüyor." eleştirilerine çok güzel ve yerinde cevap vermenin yanında, film esnasında çok az küfür etmesine rağmen herkesi güldürmeyi beceriyor. A.R.O.G filmi G.O.R.A'dan epey bağımsız bir film olmayı başarsa da konuların aralarını doldurmak için G.O.R.A'dan şakalar kullanılmış. Ayrıca ilginç olan başka bir şey de Cem Yılmaz'ın G.O.R.A'daki gibi bazı şakaları "Örneğin havalandırma şakası" tekrarlamadan birbirinden tamamen bağımsız şakalar yapabilmesi.

Gerçekten tebrik ediyorum Cem Yılmaz'ı bu ülkede hem görüntü olarak hem de içerik olarak bu kadar güzel bir film hazırladığı için.

Son olarak söylemeden geçemeyeceğim, salonda genel olarak duyduğum şey "Küfür yoktu o yüzden pek gülemedim abi." yorumlarıydı. Beni gerçekten çok tedirgin eden bu konuşmalar ülkemizin şaka anlayışını da ortaya koyuyordu. Bariz ki küfür barındırmayan komedi filmlerine gülmüyoruz, gülemiyoruz. Yazık..!