19 Mart 2009 Perşembe

Kim mi olmak isterim?

İnsanlara beklediklerinden daha çok şey ver ve bunu zevk alarak yap.
En sevdiğin şiiri ezberle.
Dinlediğin her şeye inanma, sahip olduğun her şeyi harcama ve istediğin kadar uyuma.
'Seni seviyorum' dediğinde, cidden söyle.
Üzgünüm dediğinde, o kişinin gözlerinin içine bak.
İlk bakışta aşka inan.
Başkalarının düşleriyle asla alay etme.
Anlaşmazlık durumlarında, dürüst ol.
Kimseyi kırma, hakaret etme.
İnsanları akrabalarına göre yargılama.
Yavaş konuş, ama hızlı düşün.
Biri hapşırdığında 'çok yaşa' de.
Kaybettiğinde, ders al.
Küçük bir anlaşmazlığın büyük bir arkadaşlığı bozmasına izin verme.
Hata yaptığını fark ettiğinde, onu hemen düzelt.
Telefona cevap verirken gülümse.
Seni arayan kişi bunu sesinden anlayacaktır.
Konuşmaktan, sohbetten hoşlanan bir kadın/erkekle evlen. Yaşlandığınızda, konuşma yeteneğiniz her şeyden daha önemli olacak.
Biraz yalnız kal.
Değişikliklere kucak aç, ama değerlerini yitirme.
Suskunluğun, bazen, en iyi yanıt olduğunu unutma.
İyi ve saygın bir hayat sür.
İleride, yaşlandığında ve geçmişi hatırladığında, bir kez daha nasıl zevk aldığını göreceksin.
Allah`a güven ama arabanı kilitle
Evde sevgi dolu bir atmosfer önemlidir.
Huzurlu ve uyumlu bir ortam yaratmak için elinden geleni yap.
Sevdiklerinle anlaşmazlığa düştüğünde, o anki duruma önem ver.
Geçmişte çok yaşama.
Satırlar arasını oku.
Bildiklerini paylaş. Ölümsüzlüğü elde etmenin bir yoludur.
Gezegenimize karşı nazik ol.
Dua et. Duada, ölçülemeyecek bir güç saklıdır.
Sana sevgi gösterisinde bulunan birini engelleme.
Yılda bir kez hiç gitmediğin bir yere git.
Çok para kazanıyorsan eğer, hayattayken, başkalarına yardım et.
Bu, Şansın sana verebileceği en büyük tatmindir.
Unutma, istediklerini elde edememek, bazen büyük bir şanstır.
Bütün kuralları öğren, sonra bazılarına uyma.
İki insan arasındaki aşkın birbirine duydukları gereksinimden daha büyük olduğu ilişkinin, en iyi ilişki olduğunu unutma.
Başarını, onu elde etmek için vazgeçmek zorunda kaldığın şeylere bağlantılı olarak değerlendir.

29 Aralık 2008 Pazartesi

Sol Nedir?

Küçük çocuk annesine sordu: Sol ne demek?Anne bir süre düşündükten sonra yanıtladı: Sol, sokakta seksek oynamak demek; korkudan öleyazsan da lunaparkta zincirli sandalyeye binmek demek; gece yatağından gökyüzünü izleyip gözüne kestirdiğin bir yıldızla sır paylaşmak demek; küçük fokları gaddarca öldüren fok katillerini hiç unutmamak ve kürk giymiş bir bayanın üstüne Yaşasın foklardiyerek kalıcı boya atmak demek; yunusların bazen bir insan olduğunu düşünmek ve onların o muhteşem özgürlüklerini kıskanmak demek; Afrikada bir ay sonra 700 bin yaşıtın çocuğun susuzluktan öleceğini öğrenip kumbaradaki parayı koşarak acil yardım kurumlarına götürmek ve bundan böyle diş fırçalarken musluğu kapalı tutmak demek; yemeğini bitirip geri kalanını üşenmeden bir torbaya koyup en yakın havyan barınağına götürmek demek; köpeğini gezdirirken bir poşete onun bıraktıklarını almak ve çöp kutusuna atmak demek. Kesilen her ağaç, yanan her orman için ne yapıp edip mutlaka ve mutlaka ağaç dikmek demek.. kimselerinBu orada ne yapıyordemesine aldırmadan insanların kumsalda bıraktığı çöpleri toplamak demek; çok meraklı olmak demek; şu yaşadığımız dünyada kaç dil konuşuluyor, farklı kaç renk insan var, neden Çinliler sütle yapılmış yiyecekleri yiyemezler.. güney ve kuzey kutbuna kaç kişi gitmiştir?

Onların bu yolculuklarda başına neler gelmiştir? Şu bizim oturduğumuz kentin kaç kapısı var, şu bizim oturduğumuz kentte kaç müze var? Yazıyı ilk bulan kavim Sümerlerin kaç tanrısı varmış, Hititlerin kaç tanrısı, Hint mitolojisiyle, Yunan mitolojisindeki tanrılar birbirine ne kadar benzer? Güçlülerin tanrısı Apollonun da, Hint tanrılarından en sevilen insan başlı fil tanrı Gadeşin de yardımcıları neden faredir? Bir karınca bir kilometreyi ne kadar zamanda alır, sesten hızlı giden uçakların hızı saatte kaç kilometredir? Neden erik ağaçları erken açar? Dünyada kaç çeşit kurbağa vardır, insanın en yakın akrabası gerçekten su sineği midir? Freud neden herkesin bildiği bir bilim adamıdır? Karpuz neden soğuk suya bırakılır, dünyada parfüm yapılan kaç çeşit çiçek vardır, çöllerde kum fırtınaları neden hâlâ insanların korktuğu bir doğa olayıdır, kırlık alanlarda neden ay ve yıldızlar daha parlaktır? Aşk nedir, bu neden başımıza gelir, kalbimiz sık sık neden kırılır, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kızarır...

Küçük çocuk Anne dur birazdedi, kafam karıştı.” “Elbette karışacakdedi annesi, dünyanın en zor sorusunu sordun, devamı var. Sol demek, her yaptığın işin neye yarayacağını bilmek demek; okuduğun her kitabı, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek; bir ormanda pusula olmadan Kutupyıldızına bakıp yolunu bulmak demek; herkes birinin karşısında mum gibi dururken, kendin gibi durmak demek.. geceden ölesiye korkmak, ama geceyi sevmek demek; gün batımlarını sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir.. kendin için dans etmek demek, ağız dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra şöyle bir silkinip kendi küllerinden yeniden doğmak demek...

Küçük çocuk birden bağırdı: Şimdi anladımdedi, sol demek hiç durmadan düş kurmak demek!

Bu yazıyı 30 Nisan 2006da yazmışım, birden aklıma düştü, yeniden okudum, sizlerin de okumasını istedim. Ama eklemek istediğim bir şey var: Sol, 2008 yılında karlı bir Moskova sabahında, Nâzım Hikmetin mezarı başında, onu hâlâ Anadoluda bir çınar altında yatıramadığımız için utanmak demek. Özür dilemek demek. Bu özrü hepimiz adına diledim.
_________________________________________________________
-Alıntıdır http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=26404 -

5 Aralık 2008 Cuma

A.R.O.G


Evet A.R.O.G filmini ilk gününde izlemenin mutluluğu ve herkese anlatma telaşıyla yazdığım bu yazı A.R.O.G filminin sahnelerini değil A.R.O.G filminin genel yapısını aktarmak için yazılmıştır.

A.R.O.G filmini iki bölümde inceleyerek yorumlamak istiyorum.

1.Bölüm - A.R.O.G'un ilk bölümünde (yani film arasınındna önceki kısım :P ) giriş çok güzel yapılmış. Fazla güldürmesede 2.Bölümdeki şakalara zemin hazırlayan bu 1.Bölümde Arif'in Yontma Taş Devri'ne nasıl ışınlandığını ve Taş Devri'ni tanımak için yaptığı ilk şeyleri görüyoruz. Film arasında herkesin yüzündeki ifadede bir hoşnutsuzluk bir üzüntü ya da bir hayalkırıklığı görülebilir. Aradan fırlayıp "G.O.R.A daha iyiydi." diye bayıran kişilikleri görmek mümkündür.

2.Bölüm - A.R.O.G'un herkesi tabiri caizse gülmekten öldürdüğü bölüm, kolpaların ve tesadüflerin ayrıca inanılmaz sürprizlerin yaşandığı bölüm (Rıdvan Dilmen'in bile sahnesi var. :] ) Belli ki Cem Yılmaz bu filmde izleyicileri şaşırtmayı epey bir istemiş.

A.R.O.G Filmi'nden gözlemdeğim bir şey de şudur; Cem Yılmaz, G.O.R.A'ya yapılan "Küfürle güldürüyor." eleştirilerine çok güzel ve yerinde cevap vermenin yanında, film esnasında çok az küfür etmesine rağmen herkesi güldürmeyi beceriyor. A.R.O.G filmi G.O.R.A'dan epey bağımsız bir film olmayı başarsa da konuların aralarını doldurmak için G.O.R.A'dan şakalar kullanılmış. Ayrıca ilginç olan başka bir şey de Cem Yılmaz'ın G.O.R.A'daki gibi bazı şakaları "Örneğin havalandırma şakası" tekrarlamadan birbirinden tamamen bağımsız şakalar yapabilmesi.

Gerçekten tebrik ediyorum Cem Yılmaz'ı bu ülkede hem görüntü olarak hem de içerik olarak bu kadar güzel bir film hazırladığı için.

Son olarak söylemeden geçemeyeceğim, salonda genel olarak duyduğum şey "Küfür yoktu o yüzden pek gülemedim abi." yorumlarıydı. Beni gerçekten çok tedirgin eden bu konuşmalar ülkemizin şaka anlayışını da ortaya koyuyordu. Bariz ki küfür barındırmayan komedi filmlerine gülmüyoruz, gülemiyoruz. Yazık..!

28 Kasım 2008 Cuma

Mahşer-i Cümbüş ile ilgili Görüşler(im)

Mahşer-i Cümbüş'ü birçok kez televizyonda ve 4 kere de "Hayalhane'de" izleyen birisi olarak söyleyebileceğim çok fazla şey var.

Öncelikle grup içinde kimin daha başarılı olduğuna karar vermek çok güç, çünkü birbirinden yetenekli ve yaratıcı bu insanlar -büyük ihtimalle o günkü ruh hallerine göre- ne zaman izlesem beni şaşırtabiliyorlar.

Ancak şunu belirtmekten hiç çekinmeyeceğim, grubunun (bence) diğerlerine göre daha etkisiz kalan elemanı açık ara ile Ayça. Sadece tek bir karaktere güzelce bürünebiliyor. (Güçlü,emirler veren ve kötü kadın tiplemesi). Onun dışında çok yaratıcı bir değil ve grubun dinamiğini aşağılara çekebiliyor.

Bayan üyelerden en başarılısı bence Dilek. Bayan üyelerden en zekisi Özlem ise de Özlem'i , Dilek kadar komik ve içten bulmuyorum. Ama yine de kendini izlettiriyor.

Ayhan arada bir Kemal Sunal havası versede aslında çok-çok-çok-çok (bu böyle gider) boyutlu bir insan. Erkek üyelerden en başarılı bulduğum ise Yiğit. Sanırım Yiğit ve Dilek bu gruptaki en uyumlu çift. Burak her ne kadar oyunun dışına çok çıkıyor ya da oyunun içine çok fazla giremiyorsa da beni Ayhan'dan sonra en çok güldüren isim kendisidir.

Her ne kadar Mahşer-i Cümbüş uzmanı olmasam da Cıbırca'yı en zevksiz tur olarak görüyorum. Hayalhane'de ki favorim "adını bilmiyorum" seyircilerden rastgele ikisini çıkarıp onların hayat hikayesi üzerine oyun yaptıkları bölüm ve Anında Görüntü Show'da en sevdiğim bölüm -her ne kadar hayalhane'ye göre daha etkisiz olduklarını düşünsemde- "Dörtlü dönme" turudur. Nerede ne zaman ve nasıl olursa olsun bu turun hakkını her zaman veriyorlar.

Sonuç olarak Mahşer-i Cümbüş'ü herhangi bir "Tiyatro Grubu"ndan çooooooooooooook daha üstün görüyorum. Hem bizi güldürdükleri için, hem de unutulmaya yüz tutmuş "doğaçlama komedi" türünü tekrar hayata döndürkleri için onlara ne kadar teşekkür etsem de azdır.

Tavsiyem:
Onları bir de "Hayalhane"lerinde "Tiyatro Sporu'nda" izleyin.

26 Kasım 2008 Çarşamba

Ertem Şener ve Fenerbahçe - Porto Maçı


Fenerbahçe-Porto maçını canlı olarak anlatan spikerin izleyenleri çılgına çeviren sözleri...

Star TV spikeri Ertem Şener, Fenerbahçe-Porto karşılaşmasını canlı olarak TV başındaki izleyenlere aktardı. Şener öyle cümleler kullandı ki...

Kadıköy'de enteresan şeyler oluyor gerçekten.

Direk en değerli savunma oyuncusu oldu F.Bahçe'de.

Yetişen yakalar. (Taca çıkmakta olan top için.)

Portolu savunma oyuncusu bunu yapmaz. (Güiza'nın kaçırdığı gol sonrası)

3. gole sonlarda da razıyız. Ama onlar 3 için geliyor.

Bir gözü topta bir gözü arkadaşlarında. Top arkada kaldı.

Beton gibi bir savunma yaptılar.

Yasladı Porto'yu iyice geriye, yüklendikçe yükleniyor.

Kalp atışlarını hızlandıran pozisyon.

Güiza neleri attı, neyi kaçırıyor (!)

Yenetek güzeli Kazım! İşte Kazım, işte Kazım.

Bay bayan çoluk çocuk herkes ayakta ...

En baba Kazım ekranda ... Baba Kazım ekranda.

Oyunu soğutmadılar, buza çevirdiler buza!

Hem bilekleriyle, hem de vücuduyla geçiyor.
____________________________________________________
-----MSN Eğlence'den alıntıdır.-----

23 Kasım 2008 Pazar

Ünlü Amerikan Film Replikleri


1. Hey burda ne cehennemler dönüyor böyle kahrolası ?

2. Sabah kahvaltısı için bildigim iyi bir yer var. Hemen 2 blok ötede.

3. Çek şu pis ellerini üstümden... Seni kahrolası pislik herif

4. Hey hey hey sakin ol tamam. Sakinleş adamım anlaşabiliriz.

5. Hey bana bak annem değilsin ha!

6. -Hey Mike kendine bir içki al
-Oh George bir whisky'e hayır demem

7. Hey adamım sen git kendini becer tamam mı?

8. Buralardan olamaz. Arizona plakalı

9. Arama izninizi görebilir miyim?

10. Şu resimdeki adamı buralarda daha önce gördü0n mü?

11. Size birkaç soru sormamıza izin verin.

12. Sen çıldırmışsın dostum...

13. Şimdi o kara kıçını arazimden çıkar yoksa.. Her neyse dostum herneyse sadece git.

14. hey dostum sadece biraz eğlenmek istemiştik.

15. Olamaz yine mi başlıyoruz ! Lütfen bu sefer olmasın !
(Bunun okunuşu ayrı bir güzeldir. "Oh my God! Here we go again.."

16. Yere yatınnn!

17. Hey ahbap! Sakin ol! Birak o silahi yere!

18. Öndeki arabayi takip et

19. Bir evim vardı dostum ve kahrolası bir köpeğim ama şimdi, şimdi bir bak dostum ne görüyorsun ha! ne görüyorsun! . Ben söyliyeyim, lanet olası bi bok çuvalı ve tüm görecegin bu.

20. Lanet olsun McClain o benim en sevdiğim şapkamdı.

21. Ortağımı öldürdüler dostum anlamıyor musun ?
Jack silahin ve rozetin lütfen
Lanet olsun şef lanet olsun !

22. Çabuk kaçalım dostum aynasızlar nerdeyse gelirler.

23. Elimi ağzından çektiğimde bağırmak yok; tamam mı?

24. Bu bir kadına uygun bir iş değil

25. Hey o benim arabam!

26. Boşuna bağırma, seni kimse duyamaz.

27. Beni liderinize götürün.

28. Bir manyağı yakalamak için bir manyak gibi düşünmeliyiz.

29. Senin gibileri iyi tanırım.

30. Daha önce kimseyi öldürdün mü ha ?

31. Soru yok... Cevap yok... İş bu... Kabul edenler...

32. Lanet olası federaller !

33. Şu 100$'ı al bakalım, belki hafızanı tazeler

34. Neden bir içki almıyorsun?

35. O zaman "B" planına geçiyoruz
B plani nedir?
Bilmiyorum, bir şeyler düşüneceğim.

36. Hey dostum al su parayı da kendine bi içki ısmarla

37. Kapa çeneni pis zenci ! Şimdi kıçına tekmeyi yiyececeksin !

38. 10 dakika içinde dönmezsem polis çağır Kate.

39. İndir silahını !! indir silahını !! Lanet olsun indir silahını !!...
Tamam sakin ol adamım, şimdi yavaşça yere bırakacapım, sakin ol...

40. Lanet olsun Johnny. bir polis vurdun.. Birazdan tüm polis teşkilatı ensemizde olacak. Teslim olmaliyiz dostum. durdur şu arabayı!!
Kes sesini kahrolası! Bir delik de senin kafanda acmayayım!...

41. Canin cehenneme Wilson! Sen lanet bir başbelasısın.

42. Bana bak lanet olası, burası biz lanet olası zencilerin bölgesi, şimdi hemen o lanet olası beyaz kıçını biz lanet olası zencilerin lanet olası basketbol sahasından çıkartacaksın yoksa o lanet olası kıçına öyle bir tekme atarım ki, o lanet olası kıçın lanet olası ağazından çıkar pis beyaz!

43. Hey ahbap ben vergimi veren bir Amerikan vatandaşıyım.

44. Hey dostum kafanı keser gırtlağına işerim

45. Sen lanet bir homosun dostum,sadece bi çuval boksun

46. Lanet olsun Frank! En iyi beş adamını al ve Meksika sınırını geçmeden şu pisliği yakala..!

19 Kasım 2008 Çarşamba

Birbirini çürüten sözlerimiz


Birbirini çürüten sözlerimiz (Düşündüğünüzden daha fazla...)

"İti an, comağı kap" "İyi adam lafinın üstüne gelirmiş"

"Her şeyin fazlası zarar" "Fazla mal göz çıkarmaz"

"Ateş olsa cumru kadar yer yakar." "Ummadık taş baş yarar."

"Alkol bütün kötülüklerin anasıdır." "Ana gibi yar olmaz"

"Ağaç yaş iken eğilir." "Öğrenmenin yaşı olmaz."

"Zararın neresinden dönülse kardır." "Battı balık yan gider."

"Mum dibine ışık vermez." "Kelin merhemi olsa başına sürer."

"İyilik eden, iyilik bulur" "İnsanoğlu çiğ süt emmiş kimse bilmezfendini,
kime iyilik etti isen ondan koru kendini"

"İyilik eden, iyilik bulur" "İyiliğe iyilik olsaydı koca öküze bıcak olmazdı."

"Mal canın yongasıdır." "Cana gelen mala gelsin."

"Bir elin nesi var, iki elin sesi var." "Nerde çokluk orda bokluk"

"Son gülen iyi güler." "Sona kalan dona kalır."

"Kervan yolda düzelir." "Balık baştan kokar."

"Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş." "Kaçan balık büyük olur."

"Rüzgar eken fırtına biçer." "Ne ekersen onu biçersin."

"Gül ağacı değilim her gelene eğileyim." "Gelen ağam giden paşam"

Ne kadar tutarlıyız. Değil mi ?!

17 Kasım 2008 Pazartesi

Paradoks Deyince


Paradoks kelimesi, hem Türkçe kökenli olmamasından hemde Matematik'in bir dalı olmasından dolayı çok büyük önyargılarla yaklaşılan bir konu. Paradoks deyince aklımıza hep Eşer grafikleri ve imkansız üçgen gibi paradokslu şekiller gelir. Her ne kadar matematiksel olanları kadar ilginç ve şaşırtıcı olmasa da aslında Paradoksları öğrenmenin çok daha güzel bir yolu var. Tarihten Örnekler...
___________________________________________________________________
Fatih Sultan Mehmet'ten:
Bilindiği gibi Fatih, genç yaşta padişah olmuştur. Yaşı gençtir ama zekası ve inançları çok kuvvetlidir. Yeni sultan olduğu yıllardır. Birgün bir sefere gidilecekken ordunun başında babasının olmasını ister. Ancak babası bu teklifi kabul etmez. Fatih'in maksadı babasının ilminden ve tecrübesinden yararlanmaktır.
-"Eğer sen padişahsan geç ordunun başına. Yok eğer ben padişahsam emrediyorum ordunun başına geçeceksin!"
Babası Sultan Murat, başka çare bulamaz ve orduya komutanlık yapar.
___________________________________________________________________
Osman Yüksel Serdengeçti'den:
Osman Yüksel'in milletvekili olduğu yıllardır. Birgün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşektir!" der ve iner kürsüden.
Bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. Arkadaşlarının da ricası ile tekrar kürsüye çıkar ve zekasını gösteren ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşek değildir!"
___________________________________________________________________
Kant'tan:
Ünlü Alman eğitimci Emmanuel Kant'ın bir sözü:
-"Her ne kadar ben inanmasam da bir tanrının var olduğunu kabul etmek gerekir."
___________________________________________________________________
Yaşanmış bir olay:
1974'teki Kıbrıs çıkarmasına katılan bir asker anlatıyor:
"Çok şiddetli bir taarruz vardı. Mermiler kulağımızın dibinden geçiyordu. Siperde daha önce hiç görmediğim bir asker yanıma yaklaştı. Belli ki bizim birlikten değildi. Bir zarf çıkardı ve:
-"Memlekete dönünce bu zarfı, üzerindeki adrese bırakır mısın?"
-"İkimiz de döneriz inşallah" dedim.
Israrla kendisinin dönemeyeceğini, benim ise memleketime ve aileme kavuşacağımı söylüyordu. Biraz isteksiz de olsa zarfı aldım. Ancak o çatışma sırasında birbirimizi kaybettik. Taarruz bitip memlekete döndüğümden bir-iki yıl sonra eski eşyaları karıştırırken o zarfı buldum. Unuttuğum görevi, geç te olsa yerine getirmek için İstanbul'a gittim. Üzerindeki adres, Aksaray'da eski bir eve götürdü beni. Kapıyı yaşlı bir amca açtı.
-"Merhaba amca. Ben Kıbrıs'ta savaşan oğlunuzdan bir mektup getirdim. Belki kendisi de gelmiştir."
-"Bizim Kıbrıs'ta savaşan bir oğlumuz yoktu"
Beni içeri davet ettiler. Eşi, bir fotoğraf albümü ile geldi. Fotoğrafları gösterip:
-"Sana zarfı bu genç mi verdi?"
-"Evet. Çok iyi hatırlıyorum. Buydu." ve işte o an beni şok eden ve hala aklımı başımdan alan şu cevabı verdi:
-"Bu çocuk benim oğlumdu. Fakat onu 15 sene önce Kore harbinde şehit verdik..." "
___________________________________________________________________
Yunus Emre'den:
"Ete kemiğe büründüm
Yunus diye göründüm"
"Bir ben vardır bende, benden içeru"
"Yedi kere dolup boşalan dünya değil misin?"
___________________________________________________________________
Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Süleymaniye Camiinin inşaası sırasında bir ermeni usta, yanlış duvar yapması sonucu, Kanuni tarafından cezalandırılır. Ermeni usta, sultandan şikayetçi olur. Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Karar açıklanır: "Kısas!" yani Kanuni de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:-"Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de müslüman oluyorum"
Davadan sonra Kanuni, kadıya:-"Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm"
Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve :-"Sultanım siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım..."
___________________________________________________________________
Bir Derviş:
Garip dervişin biri büyük bir köşkün önünden geçerken evin 'av meraklısı ve zalim' olan beyi, yardımcıları ile ava gitmek için evden çıkıyorlardır. Dervişle selamlaşırlar. Aksilik bu ya o gün hiç birşey vuramadan dönerler. Bey çok sinirlidir:
-"Sabah ava giderken karşılaştığımız o dervişi bulun çabuk! Onun yüzünden işlerim ters gitti. Uğursuzu getirin bana!"Yardımcıları hemen dervişi bulup beyin huzuruna çıkarırlar. Bey kükrer:
-"Bre uğursuz adam! Senin yüzünden elimiz boş geldik! Hiçbir şey vuramadık! Tiz vurun kellesini!"
Derviş, beye şöyle der:-"Beyim sabah selamlaştık. Siz hiçbir şey vuramadınız. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha uğursuzuz?"
___________________________________________________________________
Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Kanuni, şehzadelerini muhteşem bir törenle sünnet ettirir. Kısa bir süre sonra da veziri İbrahim Paşa'nın oğlu sünnet olur. Törene Kanuni de davetlidir. Bir ara Kanuni, vezirine der ki:
-"Söyle bakalım İbrahim Paşa. Senin tören mi daha muhteşem, benimki mi?"
-"Elbette benimki sultanım"
Kanuni şaşırır. Sebebini sorar.
Vezir:
-"Benim oğlanın düğününe koskoca cihan padişahı davetliydi ve geldi. Sizinkinde böyle bir davetli var mıydı?" der.
___________________________________________________________________

Yok Artık USB 3.0


USB 3.0 Teknolojisi geliyooooooooooooor.

Bu standarda uyumlu adaptörlerin üretilmesi 2009'un ikinci yarısını bulacakmış. Son kullanıcılar için USB 3.0 uyumlu aletlerin çıkması 2010'da olacakmış. Ayrıca 25 gigabyte'i 70 saniyede transfer ediyormus.

(Yok ben inanmıyorum diyorsan)
http://news.cnet.com/8301-17938_105-10098216-1.html

TEB'DEN ÖDÜLLÜ FİKİR YARIŞMASI


TEB akıl fikir yarışması henüz gün ışığına çıkmamış yada sadece kağıt üzerinde kalmış fikirlerin üst düzey bir jüriye sunularak para, kariyer ve yurtdışı seyahat imkanına dönüştüğü bir fikir yarışmasıdır. Toplam 50.000 ytl finansal ödülü, abd silikon vadisi ve Paris seyahati hepsi bu yarışmada. Finans sektörü ile ilgili yeni bir fikri olan herkes davetlidir. Ayrıntılı bilgi ve başvuru için http://www.icatcikar.com

İnanılmaz Film Hataları (En İyi 5)





İşte Gürkan Ünsal'ın bakış açısıyla En İnanılmaz 5 Film Hatası

#5-) Oz büyücüsü filminin başında Dorothy aldı karakter bir domuz çiftliğine doğru ilerlerken, o domuz çiftliğinde bulunan çitlerden bir çamur kütlesinin üzerine düşer. Fakat Bert Lahr, Dorothy'i çamur kütlesinin üzerinde çıkardıktan he
men sonra ki çekimde Dorothy'inin elbisesi tertemizdir, elbisede en ufak bir çamur izi gözükmemektedir.

#4-) Spider-Man Filminin bir sahnesinde, Mary Jane dört kişi tarafından soyulmakta
dır. Bunu gören Örümcek adam bu kapkaççılardan ikisini Mary Jane'in arkasında ki camlara doğru fırlatır. Çekim değişir ve Örümcek adam diğer iki kapkaççıyla dövüşmeye başlar. Örümcek adam bu iki kapkaççıyı da bir güzel benzettikten sonra çekim Mary Jane'e kayar. Fakat Mary Jane'in arkasındaki bütün camlar sağlamdır.

#3-) Ocean's Eleven Filminde Linus ve Rusty Linus'un gözlemleri için Bellagio'daki Botanik Bahçesi'ne giderler. Bu sahnede Rusty elinde bir kadeh kokteyl barındırırken. Çekimde
ki açı değiştiği zaman Rusty'nin elindeki kadeh yerine, eline bir tabak geliverir. Açı ikinci kez değiştirildiğinde ilginçtir ki Rusty'nin elinde yine kadeh vardır.

#2-) Titanic filminde Jack'in Rose'a "Buzların üzerinde balık tutardık." dediği yer aslında yapay bir doldurma göldür. İşin ilginç taraf bu göl 1918 yılında yapılmıştır. Fakat Titanic 1912 yılında batmıştır. Yani Jack'in balık tuttuğunu öne sürdüğü göl aslında Jack yaşadığı zaman varolmayan bir göldür.

#1-) Commando Filminde Arnie isimli karakter Sully isimli karakteri arabaya takip ederken, Arnie isimli karakterin kullandığı Porsche'nin sol tarafı haşat olmuştur. Çekim değişir, arabada en ufak bir çizik bile yoktur.
___________________________________________________________________
NOT= Demek ki neymiş, astronomik bütçelerle çekildiği söylenen Holywood filmlerinde bile hatalar oluyormuş. O yüzden kimse gelipte "Dünya'yı Kurtaran Adam" adlı muhteşem(!) eseri eleştirmesin. Hatasız kul olmaz. Hatası olmasa kul olmaz. Değil mi...?

Kalabalığın Arkasından Çıkan Zavallı Çocuk


Sahne kameranın kalabalıktaki insanların bel ve bacak mahalline yavaş yavaş zoomlaması ile başlar. Çoğunlukla sahne esnasında çalan müzik hafiftir. Çocuğun zuhur etmeye başlaması ile tercihen hızlanabilir. Bel ve bacaklar yavaşça kenarlara açılır ve aradan küçük çocuk çıkar. Günlerdir hazırlandığı bu sahnenin çocuğu değişik triplere soktuğunu yüzünden açık seçik anlayabilirsiniz. Çok ciddi görünmeye çalışan, muhtemelen önemli bir vazifesi olan, filmde olayların akışını değiştirebilen, dudaklar aşağı sarkmış, gözler donuk ve anlamsız bakan, -varsa- birazdan söyleyeceği repliği içinden tekrar eden, yoksa daha da beter bir çocuk çıkıverir o aradan. Üstünde de mutlaka bir tişört vardır. Savaşlı filmse ille de üstü çıplaktır ve kaburga kemikleri sayılacak kadar zayıf olmalıdır... Kalabalığın orada kalabalık olma nedeni ile ilgili vuku bulmuş vakaya bu küçük çocuk sihirli bir dokunuş yapar. Ya kaybolmuş veya çok ihtiyaç duyulan bir şeyi bulmuş getirmiştir ya da bizzat orada bulunması ve görünmesi ile manen bir etkide bulunmuştur. Bu sahnenin mümkün olduğunca enstrümental ve yavaş geçmesi sahneyi bir o kadar dokunaklı yapar. Çocukcağızın daha o yaşta ne yaptığının tam olarak farkında ol(a)maması ile yüzüne yansımış ifade beni her zaman keyiflendirmiştir.

Mastercard da hata yapar

Son günlerde "hasta olan bakıcısına ziyarete giden fil" temalı reklamda ciddi bir mantık hatası var. Reklamı yapılan ürün "öde - geç / pay pass" karttır.
Reklamın sonunda "35 ytl ve altındaki işlemler için" olduğu belirtiliyor. Ancak alışverişi yapan filin toplamda harcadığı para:

5 YTL : Hazır çorba
10 YTL : Nezle ilacı (ya da benzer bir şey)
30 YTL : Battaniye
___________________+
Toplamda 45 YTL.

Aradaki 10 YTL n'oldu anlamadık. Yine de sevildiğini bilmenin bedeli paha biçilemez, o ayrı...