Onların bu yolculuklarda başına neler gelmiştir? Şu bizim oturduğumuz kentin kaç kapısı var, şu bizim oturduğumuz kentte kaç müze var? Yazıyı ilk bulan kavim Sümerler’in kaç tanrısı varmış, Hititler’in kaç tanrısı, Hint mitolojisiyle, Yunan mitolojisindeki tanrılar birbirine ne kadar benzer? Güçlülerin tanrısı Apollon’un da, Hint tanrılarından en sevilen insan başlı fil tanrı Gadeş’in de yardımcıları neden faredir? Bir karınca bir kilometreyi ne kadar zamanda alır, sesten hızlı giden uçakların hızı saatte kaç kilometredir? Neden erik ağaçları erken açar? Dünyada kaç çeşit kurbağa vardır, insanın en yakın akrabası gerçekten su sineği midir? Freud neden herkesin bildiği bir bilim adamıdır? Karpuz neden soğuk suya bırakılır, dünyada parfüm yapılan kaç çeşit çiçek vardır, çöllerde kum fırtınaları neden hâlâ insanların korktuğu bir doğa olayıdır, kırlık alanlarda neden ay ve yıldızlar daha parlaktır? Aşk nedir, bu neden başımıza gelir, kalbimiz sık sık neden kırılır, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kızarır...”
Küçük çocuk “Anne dur biraz” dedi, “kafam karıştı.” “Elbette karışacak” dedi annesi, “dünyanın en zor sorusunu sordun, devamı var. Sol demek, her yaptığın işin neye yarayacağını bilmek demek; okuduğun her kitabı, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek; bir ormanda pusula olmadan Kutupyıldızı’na bakıp yolunu bulmak demek; herkes birinin karşısında mum gibi dururken, kendin gibi durmak demek.. geceden ölesiye korkmak, ama geceyi sevmek demek; gün batımlarını sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir.. kendin için dans etmek demek, ağız dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra şöyle bir silkinip kendi küllerinden yeniden doğmak demek...”
Küçük çocuk birden bağırdı: “Şimdi anladım” dedi, “sol demek hiç durmadan düş kurmak demek!”
Bu yazıyı 30 Nisan 2006’da yazmışım, birden aklıma düştü, yeniden okudum, sizlerin de okumasını istedim. Ama eklemek istediğim bir şey var: Sol, 2008 yılında karlı bir Moskova sabahında, Nâzım Hikmet’in mezarı başında, onu hâlâ Anadolu’da bir çınar altında yatıramadığımız için utanmak demek. Özür dilemek demek. Bu özrü hepimiz adına diledim.
_________________________________________________________
-Alıntıdır http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=26404 -